Almanya’ya tahsil amaçlı giden bir vatandaşımızla tanışıp İslâm’ı seçen Abdullah Halis’in Türkiye’de başına gelen ve Üstâd Kadir Mısıroğlu’yla paylaştığı ibretâmiz bir olay:
…Daha sonra bir Türk işçi ailesinin kızıyla evlenen ve ondan çocukları olan Abdullah Halis, Türkiye’yi sık sık ziyaret etmiş ve Türkiye’deki kalbur üstü âlimler ve şeyhlerle münâsebet tesis etmiştir. Bu münâsebetler neticesinde merhum Muzaffer Ozak Efendi’den hilafet almış ve sarıklı cübbeli bir hüviyete bürünmüştür.
Türkiye’ye geldiği bir sırada Sirkeci’de bir polis karşısında çıkmış ve kendisine kıyafetinden dolayı bağırıp çağırmaya başlamış. O da Türkçe karşılık verdiğinden ve konuşmasının yabancılığı anlaşılmayacak derecede selis olmasından dolayı bir Türk sanılarak kendisini Emniyet Müdürlüğü’nün bulunduğu Sansaryan Hanı’na getirmişler.
Yol boyunca hakaretler, itip kakmalar devam ettiği halde Abdullah Halis Alman olduğunu kasden söylememiş. Emniyette kendisini biraz patakladıktan sonra ifadesini almaya teşebbüs etmişler:
– Nüfus kağıdını ver! demişler.
Abdullah Halis Alman pasaportunu önlerine atınca polisler:
– Yahu sen Alman mısın? Deminden beri niye söylemiyorsun? diyerek özürler dilemişler.
Abdullah Halis kendilerine şu ibretlik sözlerle karşılık vermiş:
– Demin aslanlar gibi kükrüdüyordunuz! Beni çiğ çiğ yiyecektiniz! Şimdi bir Alman pasaportu görünce ıslak kediye döndünüz! Demek ki, ben Alman değil de, bir Türk vatandaşı olsaydım vay hâlime!..
Yahu siz bir Alman pasaportu karşısında böyle terbiyeli bir maymuna dönecek millet miydiniz? Ben bu kıyafetimle sizin dünyayı titreten ecdadınıza benzemeye çalışıyorum. Siz ise, benim kendilerinden kaçmaya çalıştığım Hans’lara benzemeye çalışıyorsunuz! Yazıklar olsun size ve sizi bu hale getirenlere!
Kadir Mısıroğlu – Gurbet İçinde Gurbet