Kategori: Featured

  • Bir Şarkın Olsun

    Bir şarkın olsun. Senin olsun. Hayatına her giren insana “bu benim şarkım bak!” diye dinlet. Bir gün o kişinin hayatından çıktığında bir radyoda denk gelirse, seni hatırlasın. Tek bir parfümün olsun. Özdeşleşmek iyidir. Dünya bu, illa ki bir tek sen kullanmayacaksın. Öyle bir sana ait olsun ki, bir yabancıda bile duysa “acaba burda mı?” diye…

  • Amerika’nın Süt Tozu ile Zehirlenen Nesiller

    İstanbulda bir ilkokul… 1955-65’ler, öğrenciler, Amerikan yardımı olarak yurda gelen sulandırılmış süt tozu içmek için sıradalar… O günlerden yaşanmış bir anı; Mehmet Bey anlatıyor… “1960’lı yıllarda ilkokula gidiyordum. Öğretmenimiz süt tozu paketleri dağıttı; ABD’den yardım olarak gelmiş! Bizim evde 100’e yakın keçi vardı, 30’dan fazla inek vardı. Süt ve yoğurdu satma imkânımız yoktu. Bize yetecek…

  • Bir Riyal Ne Alabilir

    Bir Riyal Ne Alabilir

    1939 senesinde Filistinli bir öğretmen, Riyad’da görev yaptığı okulların birinde, öğrencilerinden birisinin yüzünde, büyük bir üzüntü fark etti. Öğrenciye sebebini sordu. Çocuk okulun bir gezi düzenlediğini, katılım parasının bir riyal olduğunu, ama ailesinin çok fakir olduğu için bu parayı ödeyemeyeceği için üzüldüğünü öyledi. Öğretmen, cevabı bir riyal olan bir yarışma yaptı. Soruyu küçük öğrenciye sordu.…

  • Her Kim Bana Ağyar İse

    Her kim bana ağyar (diğerleri) ise Hak Tanrı yâr olsun ona Her kancaru (nereye) varır ise Bağ u bahâr olsun ona Bana ağu (zehir) sunan kişi Şehd (bal) ü şeker olsun işi Kolay gele müşkil işi Eli erer olsun ona Acı dirliğim isteyen Tatlı dirilsin dünyada Kim ölümüm ister ise Bin yıl ömür olsun ona…

  • Sultan Abdülaziz Han, Halil Paşa ve Türk Kafası

    Sultan Abdülaziz Han ve beraberindekiler, 1867’de Paris’te yeni imal edilmiş makinelerin görücüye çıktığı sergiyi gezmektedirler. Padişah, çember şeklinde bir cetvel ve önünde asılı kadife kaplı bir toptan meydana gelen makinenin önünde durur. Bu makine, günümüz lunaparklarında da görülen, topa atılan yumrukla kol kuvvetinin ölçüldüğü ilkel bir makinedir. Fransız kaşif, “Türk Kafası” adını verdiği makinenin önünde…

  • Fransa’da Bir Süper Markette…

    Fransa’da Bir Süper Markette…

    Fransa‘da peçeli bir bacımız süper markette alışverişini bitirdikten sonra ücretini ödemek için sırada bekler… Birkaç dakika sonra sıranın kendisine gelmesiyle kasiyere doğru ilerler… Kasadaki bayan tesettürsüz bir müslümandır… Fransa’da Bir Süper Markette… Bu bayan çarsaflı, peçeli hanımın eşyalarını birer birer kasadan geçirmeye başlar, bir müddet sonra müşterisine Bizim bu ülkede birçok problemlerimiz var ve senin…

  • Her tavırda bir zarafet vardı Osmanlı zamanında

    Her tavırda bir zarafet vardı Osmanlı zamanında; Oturmanın, kalkmanın, yürümenin, eşyaya bakmanın… Gönüllerdeki zarafet dışa yansıdıkca hayat güzelleşirdi. O zamanlarda, bir zarif adam dedi ki: Çocukluğumu hatırlarım, biraz hızlı yürüsem, ayağımı yere vurarak bassam!… Ailem kızarak bana yada parlayarak değil; İnandırarak, anlatarak şöyle telkin eder: Her şeyin bir canı var yavrum, tahta da incinmez mi!…

  • Dua

    Dua

    Dua Biz, kısık sesleriz…minâreleri, Sen, ezansız bırakma Allah’ım! Ya çağır şurda bal yapanlarını, Ya kovansız bırakma Allah’ım! Mahyâsızdır minâreler…göğü de, Kehkeşansız bırakma Allahım! Müslümanlıkla yoğrulan yurdu, Müslümansız bırakma Allahım! Bize güç ver…cihad meydanını, Pehlivansız bırakma Allah’ım! Kahraman bekleyen yığınlarını, Kahramansız bırakma Allah’ım! Bizi sen sevgisiz, susuz, havasız; Ve vatansız bırakma Allah’ım! Müslümanlıkla yoğrulan yurdu, Müslümansız…

  • Havuç Suyu

    Havuç suyu, kanı temizler. Vücuttaki üre asidi, ürat tuzları ve benzeri yorgunluk maddelerini, idrarla dışarı atarak, romatizma, mafsallarda ürat birikmesi, kum ve taşda çok fayda verir. Havuç, bol A vitamini ile gözlerin görmesini artırır, her türlü hücrelerin çalışmasını ve yenilenmesini sağlar. Cilde temizlik ve pembelik verir. Alzheimer hastalığına karşı taze sıkılmış havuç suyu kürünün önleyici…

  • Bugün Büyük Bir Hata Yaptım!

    Bugün Büyük Bir Hata Yaptım!

    Adam, telaşlı, öfkeli bir halde hanımına bağırıp, çağırıyordu. Babalarının sesini duyan iki çocuk ise yataklarından kalkıp salona gelmişti. Babalarının öfkesini görünce, korkmuş, sinmiş halde birer koltukta sessizce oturup kalmıştı. Adam, çocuklara, hanımın üzüntüsüne aldırmadan söylenip duruyordu: – Söyledim değil mi, söyledim. Bu gün toplantı olduğunu, açık mavi gömleği ütülemeni söyledim. Kahverengi gömlekle gidiversen nolur! muş.…