Kategori: Kısa Hikayeler

  • Amerika’nın Süt Tozu ile Zehirlenen Nesiller

    İstanbulda bir ilkokul… 1955-65’ler, öğrenciler, Amerikan yardımı olarak yurda gelen sulandırılmış süt tozu içmek için sıradalar… O günlerden yaşanmış bir anı; Mehmet Bey anlatıyor… “1960’lı yıllarda ilkokula gidiyordum. Öğretmenimiz süt tozu paketleri dağıttı; ABD’den yardım olarak gelmiş! Bizim evde 100’e yakın keçi vardı, 30’dan fazla inek vardı. Süt ve yoğurdu satma imkânımız yoktu. Bize yetecek…

  • Bir Riyal Ne Alabilir

    Bir Riyal Ne Alabilir

    1939 senesinde Filistinli bir öğretmen, Riyad’da görev yaptığı okulların birinde, öğrencilerinden birisinin yüzünde, büyük bir üzüntü fark etti. Öğrenciye sebebini sordu. Çocuk okulun bir gezi düzenlediğini, katılım parasının bir riyal olduğunu, ama ailesinin çok fakir olduğu için bu parayı ödeyemeyeceği için üzüldüğünü öyledi. Öğretmen, cevabı bir riyal olan bir yarışma yaptı. Soruyu küçük öğrenciye sordu.…

  • Çoban Düdüğü Çaldı

    Çoban Düdüğü Çaldı

    Osmanlı’nın son döneminde Konya’nın Hadim ilçesinde medresede müderris olan Hadim Hoca öğrencilerine ders anlatırken ikide bir “Çoban düdüğü çaldı.” dermiş. Yine bir gün böyle içli içli söyleyince, bir talebesi dayanamamış ve “Hocam çoban kim; düdüğü niye çalmış; anlatır mısınız?” diye rica edince, derin bir ah çekerek başlamış anlatmaya: İstanbul’da uzun yıllar tahsil gördüm. En son…

  • Çarşı Pazardan Alınanlar Şeffaf Poşetlerde Eve Geliyor!

    Çarşı Pazardan Alınanlar Şeffaf Poşetlerde Eve Geliyor!

    Yaşlı kadın, usulca odasından çıktı. Salondan torunu ile gelinin sesleri geliyordu: – Oğlum, sofra hazır, çorbanı koydum; haydi gel de soğutmadan ye!.. Salonun en kuytu yerine geçti, yerde kendine ait köyden getirdiği minderin üzerine oturdu. Çocuk, babaannesini görünce: – Babaanneciğim, gel beraber yiyelim!.. Yaşlı kadın mânidâr bir şekilde iç çektikten sonra: – Evin erkeği gelmeden…

  • Sultan Abdülaziz Han, Halil Paşa ve Türk Kafası

    Sultan Abdülaziz Han ve beraberindekiler, 1867’de Paris’te yeni imal edilmiş makinelerin görücüye çıktığı sergiyi gezmektedirler. Padişah, çember şeklinde bir cetvel ve önünde asılı kadife kaplı bir toptan meydana gelen makinenin önünde durur. Bu makine, günümüz lunaparklarında da görülen, topa atılan yumrukla kol kuvvetinin ölçüldüğü ilkel bir makinedir. Fransız kaşif, “Türk Kafası” adını verdiği makinenin önünde…

  • Adım Muhsin Yazıcıoğlu Suçum Ülkücü Olmak!

    Gardiyanların ayak sesleri koğuşun kapısında son buldu, getirdikleri genç bir mahkumu bıraktılar ve gittiler. Yeni gelen genç içeridekilere selam verdi ve kendisine gösterilen boş yere oturdu. Koğuştakiler ona hoş geldin, geçmiş olsun dediler. İçlerinden en yaşlı ve olgun olanı gencin yanına yaklaştı ve ona ilgi gösterdi, bir anlamda sahiplendi. Çünkü selam verişinden ve simasından bu…

  • İstanbul’da Evliya Var mı?

    Padişah, vezire sorar; “İstanbul’da evliya var mı?” Vezir: – Aman padişahım, İstanbul evliya yatağı olarak bilinir, evliya olmaz mı hiç! Padişah: – Öyleyse bir kaç tanesini ziyaret edelim. Vezir: – Sultanım, arzu ederseniz tebdil-i kıyafet ile şehri dolaşalım. Vezir ve padişah köylü kıyafetine girip, yola çıkarlar. Önce Mısır Çarşısı‘na girerler. Orada bir kumaşçı dükkanına girip…

  • 2. Abdulhamid Han’ın Dilsiz Çocuğa Duası

    2. Abdulhamid Han’ın Dilsiz Çocuğa Duası

    İkinci Abdulhamid Han‘ın Dilsiz Çocuğa Duası. Sohbet meclisine geç kalmıştım. İçeri girdiğimde yeniden ısrar başladı. – Mahmud ağabey, şu hatırayı yeniden anlat, hocamız da dinlesin! Belli ki orijinal bir olay vardı ortada. Ne yazık ki kaçırmıştık. Ama ne gam, dostlarımız ısrarlıydılar. Mutlaka tekrar ettireceklerdi. Fazla direnemeyen Adıyamanlı dostum, merhum Mahmud Allahverdi, hatırımızı kırmadı, tekrar anlatmaya…

  • Kerâmet Sende Olsaydı, O Koluna Taktığın Adam da Şair Olurdu…

    Bir adam çok sevdiği kadına şiirler yazıyordu. Sonra o kadın ansızın onu terk etti. Adam kadının ardından şiirler yazmaya devam etti; daha çok yazdı. Ve günün birinde çok ünlü bir şair oldu. Yıllar sonra kadının yaşadığı kente gitti ve büyük bir şiir dinletisi sundu. Dinleti bittiğinde uğruna şiirler yazılan kadın kolunda kocası ile çıkışa geldi…

  • Bu Amerika Bize de Saldırır mı?

    Bu Amerika Bize de Saldırır mı?

    Bu Amerika Bize de Saldırır mı? Çankaya’ya gitmek için …Kızılay’da taksiye bindim. Arabada tuhaf bir koku. – Kusura bakma dedi pala bıyıklı, külhanbeyi kılıklı, cüsseli mi cüsseli şoför; – Çin-Çin’e uğradım, bir cigaralık alıp içtim… Mesafe kısa ama memleket Türkiye; ille de muhabbet: – Ne iş yapıyorsun birader? Gazetecilikten anlamam, hele objektif gazeteciliğin kenarından bile…